Penis Eğriliği, ya da bilinen diğer adıyla Peyronie Hastalığı, penisin ana gövdesinde bulunan zar ve kılıf yapılarında sert, kıkırdak benzeri plakların oluşması ve bu durumun penisin sertleşme esnasında bir yöne doğru eğilmesine yol açması durumudur. 1743 yılında Francois Gigot de la Peyronie tarafından tanımlanan bu hastalık, aynı zamanda penis kireçlenmesi olarak da bilinir ve eski ABD Başkanı Bill Clinton ile popülerlik kazanmıştır. Peyronie Hastalığı, psikolojik ve fiziksel etkileriyle bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kronik bir durumdur. Erişkin erkek popülasyonunun yaklaşık %3-9’u bu hastalığı yaşamaktadır. Ancak, hastaların bir bölümünün utangaçlık nedeniyle doktora başvurmadığı düşünüldüğünde, bu oranın daha yüksek olabileceği tahmin edilmektedir. Hastalık genellikle 15-80 yaş aralığında görülse de, %65’lik bir kısmı 40-60 yaş aralığındadır.

Yaş gruplarına göre Peyronie Hastalığı dağılımı şu şekildedir;

  • 30-39 yaş aralığı: %1.5,
  • 40-49 ve 50-59 yaş aralığı: %3,
  • 60-69 yaş aralığı: %4,
  • 70 yaş ve üzeri: %6.5.

Ayrıca, prostat kanseri teşhisi konulan erkeklerde bu oran %8.9 olarak belirlenmiştir.

Peyronie Hastalığı ve Oluşumuna Dair Sebepler

Peyronie Hastalığı’nın oluşumuna dair kesin bir neden ve gelişim süreci belirlenememiştir. Ancak, genetik eğilim, bağışıklık sistemi ile ilgili anormallikler, travma ve mikro travmalar ile iltihaplanma gibi faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.

Travma: Cinsel aktivite sırasında meydana gelen minik travmalar, Peyronie Hastalığı’nın oluşumuna katkıda bulunan faktörlerden biri olarak kabul edilmektedir. Bu travmaların, minik damar yırtılmalarına ve iyileşme sürecinde yara izi dokularının oluşumuna neden olduğu varsayılmaktadır. Hastalık, penisin çevresindeki sert ve kalın doku olan tunika albuginea adı verilen zarın içinde meydana gelir. Bu zarın içine olan kanamalar, çeşitli reaksiyonları tetikler (fibrinojen aktivasyonu, inflamatuar hücrelerin ve trombositlerin bölgeye göçü vb.). Travma bölgesinde oluşan iltihap, çeşitli aracı maddelerin salınımına ve fibrozis (nedbe veya yara izi) oluşumuna yol açar. Tunika albuginea’nın damarsız yapısı, bu aracı maddelerin ortamdan uzaklaştırılamamasına neden olur. Metalloproteinazlar gibi hücre dışı ortam proteinlerini şekillendiren enzimlerin işlevlerindeki değişikliklerin de Peyronie Hastalığı’nda rol oynadığı düşünülmektedir. Ancak, birçok hasta cinsel travma hikayesi paylaşmadığı için, travmanın yanı sıra genetik bir eğilimin de rol oynadığına inanılmaktadır.

Genetik Eğilim: Genetik faktörlerin, Peyronie Hastalığı’nın gelişiminde bir rol oynadığına inanılmaktadır. Hastaların yaklaşık %2’sinde ailedeki diğer erkek bireylerde de bu hastalık görülmüştür. Dupuytren hastalığı olan ve el içinde artan yara izi dokusu ile seyreden kişilerin %16-20’sinde Peyronie Hastalığı bulunmaktadır. Ayrıca, kemiklerde görülen Paget hastalığı ile Peyronie Hastalığı arasında bir ilişki vardır. Kısacası, travma ve bozulmuş bağışıklık sistemi, olası nedenler arasında sayılmaktadır.

Damar Sertliği: Ateroskleroz (damar sertliği) hastalığının erken aşamalarında ortaya çıkan vaskülitin, Peyronie Hastalığı ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Damarlardaki bağ dokusunun erken yaşlanması, minik travmalara karşı duyarlılığı artırabilir.

Peyronie Hastalığı olan erkeklerde bazı hastalıkların oranları şu şekildedir:

  • %26’sında diyabet,
  • %24’ünde yüksek kolesterol,
  • %18’inde yüksek tansiyon,
  • %12’sinde kan yağ seviyesinde artış ve
  • %8.5’inde iskemik kalp hastalığı görülmüştür.

Belirtiler ve Fiziksel İnceleme

Peyronie Hastalığı’na sahip bireyler genellikle penis gövdesinde sert bir bölge veya nodül, ereksiyon halindeyken veya olmadığında peniste şekil bozukluğu, ereksiyon esnasında ağrı, penis boyunda kısalma ve sertleşme sorunları şikayetleriyle doktora başvururlar.

Fiziksel Muayene: Hastalığın fiziksel muayenesinde, penis içerisinde elle hissedilebilen sert bir bölge veya plak bulunur, fakat hastaların %38-62’si bu sert bölgenin farkında olmayabilir. Plaklar genellikle penisin bedene yakın yüzeyinde bulunur ve eğilme genellikle yukarı yönlüdür. 45 dereceye kadar olan eğrilikler, çoğu zaman hastaların cinsel ilişkiye girmesine fazla engel oluşturmaz. Plakların penisin yan veya alt kısmında bulunması daha nadirdir ve bu durum, penisin doğal sertleşme açısını değiştirerek hastaların ilişkiye girmesini zorlaştırır. Penisin karşılıklı yüzeylerinde plak bulunan hastalarda, eğrilik belirgin olmasa da penis boyundaki kısalma daha belirgin olabilir.

Peyronie Hastalığı olan kişilerin %20-25’inde plak veya lezyonlarda kireçlenme görülebilir, bu da hastalığın kronikleştiğini ve müzmin bir aşamaya geçtiğini gösterir. Kireçlenme oluştuğunda, cerrahi olmayan tedavilerin başarısız olacağı düşünülse de, bazen cerrahi için 1-2 cm olan plak büyüklüğü göz önünde bulundurulur. Plak kireçlenmesi eğrilik derecesini fazla artırmaz, ancak ağrılı ereksiyonlara daha sık neden olur. Hastalığın akut, inflamatuar döneminde ağrı olabilir, ancak genellikle çok şiddetli değildir, sadece ereksiyon sırasında meydana gelir ve cinsel işlevleri olumsuz etkileyebilir. Bazı hastalar gece ereksiyonları sırasında ağrı hisseder. Ağrı, inflamatuar dönem sonrasında veya en geç 18 ay sonra kaybolur.

Peyronie Hastalığı’nın neden olduğu sertleşme bozukluğu (erektil disfonksiyon) tam olarak anlaşılamamıştır ve hastaların %58’inde görülür. Peyronie Hastalığı’nda sertleşme bozukluğunu etkileyen faktörler arasında psikolojik faktörler, penis şekil bozuklukları ve fibrozis (nedbe veya yara izi oluşumu), eşlik eden damar hastalıkları ve penisin venöz yetmezliği bulunmaktadır. Venöz yetmezlik (venöz kaçak), Peyronie plağı veya nodülü nedeniyle penis zarının (tunika albuginea) ereksiyon işlevine tam uyum sağlayamaması ve böylece penis toplardamarlarına uygulanan basıncın azalması ile ortaya çıkar.

Peyroni Hastalığı Genelde İki Evrede İlerler

İlk Aktif Evre: Bu evre genellikle ağrılı ereksiyonlarla karakterize edilir ve penisin eğriliği, kısalması ve diğer şekil bozuklukları gibi deformiteler bu dönemde ortaya çıkar. Tedavi, bu aşamada belirli bir etkinliğe sahiptir ve eğer bu evrede uygulanmazsa, hastaların büyük bir kısmında hastalık ilerleme gösterir. Bu nedenle, ilk aktif evrede tedavi almak, hastaların hastalığı minimal hasarla atlatmalarına yardımcı olur. Hastaların yaklaşık üçte birinde, ani ve ağrısız bir şekil bozukluğu gelişir. Bu evre, hastaların 6-18 ay süresince yaşadığı bir dönemdir ve hastaların yaklaşık %10-15’i tedavi almadan otomatik olarak iyileşir.

İkinci Sessiz Evre: Bu ikinci, daha sessiz evrede, hastalığın ilerleyişi durmuş ve inflamatuar süreç sona ermiştir; daha fazla ilerleme gözlenmez ve lezyonlarda kireçlenme olabilir. Penisin eğriliği ve kısalığı gibi deformiteler bu aşamada stabil hale gelir ve eğer varsa, ağrılı ereksiyonlar son bulur. Ancak, bu evrede, şekil bozukluklarını düzeltmeye yönelik cerrahi müdahaleler ve diğer tedavi yöntemleri uygulanabilir.

Penis Eğriliğinde Tedavi Yaklaşımları

Peyroni hastalığı (penis eğriliği) için kesin bir neden bilinmediğinden, tedavi sınırlıdır. Hastaların değerlendirilmesi, tedavileri ve izlemi belirli protokoller dahilinde gerçekleştirilir. Tedavi stratejisi, hastalığın aktif ya da kronik aşamasına, hastanın yaşadığı semptomların şiddetine ve varsa erektil disfonksiyonun varlığına bağlı olarak değişir. Aktif aşamada ya da ağrılı ereksiyonları olan hastalara oral ilaç tedavileri veya minimal invaziv tedaviler uygulanır. Bu tedavilerin amacı, plak boyutunun daha fazla büyümesini önlemek ve penisteki şekil bozukluğunu azaltmaktır. Ayrıca, bu tedaviler cerrahiye henüz hazır olmayan ya da kabul etmeyen kronik dönem hastaları için de kullanılabilir. Oral ilaçlar, lokal olarak uygulanan ilaçlar, mekanik germe veya vakum cihazları ve şok dalga tedavileri (ESWT) bu tedaviler arasında sayılabilir. Ancak, bu tedavilerin çoğunun öneri düzeyinin yüksek olmadığı ve kanıta dayalı olmadığı vurgulanmalıdır.

Oral İlaç Tedavileri: Oral ilaçlar, hastalığın ilk aşaması olan akut fazda %30-40 oranında iyileşme sağlayabilir. Amaç, hastalığın ilerlemesini önlemek ve ağrıyı azaltarak ereksiyon kapasitesini korumaktır.

Şok Dalga Tedavisi (ESWT): Özellikle son yıllarda popüler olan bu yöntem, plak çevresinde yeni kan damarı oluşumunu teşvik ederek serbest oksijen radikallerinin uzaklaştırılmasını amaçlar. Üroloji rehberlerinde, özellikle ilk 6 ayda ve ağrının varlığında ilk seçenek olarak önerilir. Sert plaklara odaklanan şok dalgalarının uygulanması ağrısız bir işlem olup, umut vaat eden sonuçlar sağlar.

İontoforez / Elektromotiv İlaç Uygulaması: Verapamil ve verapamil + deksametazonun cilt üzerinden emilimini artırmak için yüksek ısı veya akım ile elektroforez ve elektro-osmoz kullanılır. Tedavi genellikle haftada 2-4 kez, 2-3 ay süresince uygulanır ve çok az yan etkisi vardır.

Direkt Enjeksiyon Tedavisi: En yaygın kullanılan yöntem, kortizon enjeksiyonudur, ancak çok başarılı bulunmamıştır. Kortizon dışında Verapamil, nikardipin, interferon alfa-2b ve kollegenaz klostridiyum histolitikum (CCH) enjeksiyonları da denenmiştir. Verapamil, bir kalsiyum kanal blokeri olup, fibröz dokuyu yok eden kollegenaz aktivitesini artırır. 6 ay boyunca haftalık 10 mg Verapamil enjeksiyonu, plak hacmini azaltır ancak penil şekil bozukluğunu düzeltmez.

Kollejenaz Klostridyum Histolitikum (CCH) Enjeksiyonu: Peyroni Hastalığı tedavisinde, özellikle penil eğrilik 30 dereceden fazla olan hastalar için, CCH enjeksiyonları oldukça başarılı bulunmuştur. Uygulama, 24-72 saat aralıklarla 2 kez plak içi enjeksiyon ve ardından peniste germe egzersizlerini içerir. 4 tedavi döngüsünden sonra penil eğrilikte %34’lük bir iyileşme gözlemlenmiştir. Uygulama, sadece bu konuda eğitim almış kişiler tarafından yapılmalıdır.

PRP ve Kök Hücre Uygulamaları: Yenileyici tıp uygulamaları olarak bilinen kök hücre ve PRP uygulamaları, Peyroni hastalığında; tek başına veya diğer tedavilerle birlikte kullanılmaya başlanmıştır. Sonuçlar umut vericidir, ancak kanıtlanmış etkileri hakkında bilgi yoktur.

Cerrahi Tedavi Seçenekleri: Peniste ciddi eğrilik ve “kum saati” şeklinde deformitelerin cinsel işlevi bozduğu durumlarda cerrahi müdahale düşünülebilir. Minimal invaziv tedavilerden fayda görmeyen, erektil disfonksiyon şikayeti devam eden ve hızlı bir çözüm arayan hastalar için cerrahi bir opsiyon olabilir. Cerrahi tedavinin hedefleri arasında peniste şekil bozukluğunu düzeltmek, erektil fonksiyonu sağlamak ve sürdürmek, penis uzunluğunu ve çapını korumak bulunur. Plağın büyüklüğü, konumu, penis eğriliğinin derecesi ve tedavi öncesi erektil fonksiyon durumu gibi faktörlere bağlı olarak cerrahi yaklaşım değişebilir. Cerrahi öncesinde hastaya operasyon sonrası beklentiler açıkça anlatılmalı ve hastalık öncesi duruma tam bir dönüş sağlanamayacağı belirtilmelidir. Tunica albuginea (penis zarı) kısaltma, uzatma ve penil protez yerleştirme gibi cerrahi yöntemler mevcuttur.

Tunica Albuginea Kısaltılması: Eğer operasyon öncesinde ilaçla veya ilaçsız yeterli erektil fonksiyon varsa, penis uzunluğu yeterliyse, eğrilik 60 dereceden azsa, eğrilik uçta ise ve operasyon sonucu kısalma penis boyunun %20’sini geçmeyecekse bu yöntem tercih edilebilir. Operasyonda, sert dokunun karşısındaki alanda, sert dokunun oluşturduğu kadar kısaltma yapılır ve böylece eğrilik düzeltilir. Hasta memnuniyeti %72-100 arasında değişir.

Sert Dokunun Çıkarılması ve Yama Yapılması veya Çizilmesi ve Yama ile Güçlendirme: Bu işlemler, büyük plak varlığı, eğrilik derecesinin 60 dereceden fazla olduğu hastalarda, kum saati şeklinde deformite olan veya penis uzunluğu kısa olan vakalarda ve ilaçla ya da ilaçsız yeterli erektil fonksiyon varsa tercih edilir. Hastalığın bulunduğu taraftaki sert doku çıkarılır ve yerine yama (greft) konulur. Plağın tamamen çıkarılması önerilmez, çünkü venöz yetmezliğe ve dolayısıyla erektil disfonksiyona neden olabilir. Yama olarak hastanın kendi dokuları kullanılabileceği gibi, başka bir insan veya canlıdan elde edilen yamalar da kullanılabilir. Enfeksiyon riski nedeniyle sentetik greftler genellikle tercih edilmez. Bu operasyonlardan sonra hasta memnuniyeti %35-93 arasında değişir. Bu müdahalelerden sonra hastalara penil germe egzersizleri veya ilaçlar ile sertleşme sağlanarak, yama yapılan dokunun elastikiyeti korunur.

Traksiyon Cihazı: Traksiyon cihazı, dokunun kademeli olarak gerilmesi ile çalışır ve plak veya lezyon bölgesinde kollajenaz aktivasyonuna yol açtığı belirtilmiştir. 2-8 saat süreyle, 6 ay boyunca uygulanan traksiyon sonrasında, bazı raporlara göre %30 hastada eğrilikte (30 derece) azalma ve %50 hastada sertleşme skorunda iyileşme gözlemlenmiştir; ancak bu bilgiler henüz kesin olarak kanıtlanmış değildir.

Vakum Cihazı: Vakum cihazının kullanımı, traksiyon cihazı ile benzer bir prensibe ve amaca dayanır. 12 hafta boyunca, günde 2 kez (her seferinde 10 dakika) kullanımının penis boyunda ortalama 0.5 cm uzama ve eğrilikte %67 azalmaya yol açtığı iddia edilse de, bu bilgi kanıtlanmış değildir ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Penil Protezler: İlaç tedavisine rağmen sertleşme fonksiyonu bozukluğu devam eden Peyronie Hastaları için şişirilebilir penil protezler önerilebilir. Şişirilebilir protezler, bükülebilir protezlere kıyasla penis eğriliğini düzeltmede daha etkilidir. Protez yerleştirildikten sonra eğer eğrilik derecesi hala 30 dereceden fazla ise, sert dokular cerrahi olarak çizilerek eğrilik azaltılır. Eğer çizme işlemi sonrasında dokuda geniş bir açıklık oluşursa, protez operasyonu ile birlikte yama operasyonu da gerçekleştirilir. Bu tedavi yönteminin başarı oranı %84-100 arasında değişmektedir.